İran’ın Türkiye sınırını kapattığına ilişkin çıkan haberler, Türkiye ve İran arasındaki karayolu taşımacılığının pamuk ipliğine bağlı olduğunu gündeme getirirken, bu durum Türkiye’nin taşımacılık sektörü için güvenli bir hat olan Hazar Transit Koridor’un değerini bir kez daha ortaya çıkardı.
Türkiye’nin güneydoğusunda devam eden güvenlik sorunları nedeniyle 4 Ağustos 2015’te İran’ın sınır kapısını geçici olarak kapattığına dair çıkan haberler gündeme bomba gibi düşmüştü. Bu haberler birkaç saat sonra Ankara ve İran İçişleri Bakanları tarafından yalanlansa da, Türkiye’nin ulaştırma stratejilerinde bir alternatif yaratmasının gerekliliğini tekrar göstermiş oldu. Bu açıdan Hazar Transit Koridor, Türkiye için çok önemli bir alternatif olarak ele alınabilir.
Hazar Transit Koridor, Türkiye’yi Güney Kafkasya ve Hazar Bölgesi üzerinden Orta Asya ülkelerine bağlayan ulaştırma hattını temsil ediyor. Gürcistan ve Azerbaycan topraklarını boydan boya kat ederek, Hazar Denizi geçişleri ile Kazakistan ve Türkmenistan’a buradan da Çin’in Pasifik kıyılarına kadar ulaşacak olan hat Türkiye için çok modlu bir taşımacılık alternatifi sunuyor.
Yılda yaklaşık olarak 45 bin Türk plakalı TIR’ın İran üzerinden transit geçiş yaparak Orta Asya ülkelerine ulaştığı güney hattı, Türkiye’nin Orta Asya ülkeleri ile ticaretinde önemli bir güzergahı oluşturuyor. Türkiye’nin bölge ülkeleriyle 2014 yılı sonunda 8.8 milyar Dolar’a ulaşan ihracat miktarı gelecek dönemler için büyük potansiyel barındırıyor. Ancak mevcut taşımaların büyük çoğunluğunun tek bir hattan yapılıyor olması, özellikle bölgede gerginliğin üst düzeye çıktığı şu günlerde Türkiye’nin ihracatı için bir tehdit oluşturuyor.
İran ile taşımacılık anlamında ilk kriz değil
Türkiye, İran ile taşımacılık alanında daha önceki zamanlarda da krizler yaşadı. 2014 yılının Eylül-Ekim aylarında İran ve Türkiye arasında tırmanan karayolu taşımacılığı krizi Türkiye’nin özellikle karayolu ekseninde Orta Asya ülkeleri ile gerçekleştirdiği taşımacılıkta alternatif hat arayışında olması gerekliliğini ortaya koydu.
O dönem İran’ın Türk plakalı araçlardan aldığı transit geçiş ücretini arttırması ile patlak veren kriz, İran’ın Türk plakalı araçlardan litre başına aldığı akaryakıt ücretini yüzde 100 zamlandırmasıyla devam etmişti. Mütekabiliyet uygulaması çerçevesinde İran plakalı TIR’lardan aldığı geçiş ücretini İran ile aynı seviyeye çıkaran Türkiye, akaryakıt zammına da aynı oranda karşılık vermişti. Transit geçiş ücretleri ve akaryakıt zammı konusunda karşılıklı olarak hamleler gerçekleştiren Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerde gerginlik başlamış ve bu durum iki ülke arasındaki taşımacılığı da olumsuz yönde etkilemişti.
500 milyon Dolarlık ihracat tehlike altında
Son dönemde gerçekleşen başka bir gelişme ise Türkiye’nin taşımacılıkta güney hattında yaşadığı sorunlara bir yenisini daha ekledi. Mısır’ın Türkiye ile olan taşımacılık anlaşmasını yenilememesi, Türkiye’nin bölge ile gerçekleştirdiği 500 milyon dolarlık ihracat kapasitesini sekteye uğratabilir. Karayolunun bypass edilip taşımaların Ro-Ro gemileri ile Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşmesi ise maliyetleri 3 katına çıkaracağından, ihracatçıları zora sokan bir durum ortaya çıkıyor.
Hazar Strateji Enstitüsü, Hazar Transit Koridor Programı Uzmanı Seray Özkan konuyla ilgili olarak; “Türkiye’nin Orta Asya ve Uzak Doğu ile gerçekleştirdiği ticarette aynı problemlerle karşılaşılmaması için Türkiye’nin bu bölge ile bağlantısını sağlayacak rotaların çeşitlendirilmesi gerekiyor. Hazar Transit Koridoru olarak bilinen hattın hayata geçirilmesi Türkiye’nin Doğu ile ihracatında bir güvence sağlayacaktır. Hazar Denizi geçişlerini kolaylaştırmak adına paydaş ülkeler tarafından yapılan yatırımlar da bölge ülkelerinin Türkiye ile işbirliği isteğini gösteriyor” dedi.
Azerbaycan’ın Uluslararası Alat Limanı, Kazakistan’ın Aktau Liman genişletme ve yeni Kuryk Limanı projeleri ve Türkmenistan’ın Türkmenbaşı Limanı’nda yaptığı yatırımlar Hazar Transit Koridoru’nun altyapısını geliştiren adımlar olarak dikkat çekiyor. Gerek liman yatırımları gerekse demiryolu altyapısının iyileştirilip geliştirilmesi, bu hattın önümüzdeki dönemlerde rahat işleyebilir hale gelmesine zemin hazırlıyor. Bu noktada Türkiye’nin de Doğu ile ticaretinde Hazar Transit Koridoru’nun geliştirilmesi için öncü olması ve taşımacılık güzergahlarını çeşitlendirerek krizlerin etkisini en aza indirmesi açısından önemli bir politika olarak öne çıkıyor. Zira Türkiye’nin güneyinde her geçen gün artan gerilim Hazar Transit Koridoru’nu Türkiye’nin taşımacılık politikasında alternatiften çok öncelikli rota konumuna getirebilir.